Veda...

Turuncu Düşünce web alanı, bugün itibari ile sonlandırılmıştır...

Fizikalizm ve algı

Fizikalizm, kabaca zihnin maddeden bağımsız var olamayacağını ve her tözün tamamen fiziksel olduğunu iddia eden doktrindir.
Kainattaki herşey fizikseldir veya fiziksel nesnelere ve özelliklere dayanır. Madde, fizikçilerin savlarına dayanan, duyulara dayalı yapıdır. Gerçek dünyada, fizikselliğin ötesinde olan birşey yoktur. Her eylem, fiziğin dili ile söylenebileceği iddiasını içermektedir.
"Duygu dediğin ne ki, hormondur kardeşim!" demenin gavurcası: Fizikalizm
Duyguları, soyut nesneleri, sayıları, ihtimalleri, diğer zihinsel durumları ve olayları; fizik kurallarına dayalı olaylara ve nesnelere dayandırılmadan düşünüldüğü sürece reddeder.
ALGI ÖZNEL, GERÇEK İSE NESNELDİR
Deney gereği bir bayan, odası sadece "siyah" ve "beyaz" eşyalarla doludur. Siyah - beyaz televizyon, siyah - beyaz kitaplar, kiyafetler...
Bayan denek, hayatı boyunca bu odadan çıkmamış, siyah - beyaz dışında renk görmemiş...Hayatı, siyah ve beyaz kitaplardan okumuş...
Fizikalizm' e göre, bayan deneğin "görme" eylemi hakkında bilmediği yoktur. Fizikalizm' in savına göre, fiziksel veri, herşeyi kapsamaktadır.
Birgün, bayan denek, siyah - beyaz odasından çıktığında; domatesi "kırmızı" görünce, bilmediği yeni bir durumu öğrenmiş oluyor: Kırmızı tecrübesi!
Fizikalizm yanlıştır. Her şey öğretildiği iddia edilen bayan denek, yeni bir şey öğrenmiştir. Fiziksel olan, zihinsel olanı kapsamaz...

Algı, içinde bulunulan durumu, farklı bir biçimde hissetmeye sebep olan durumdur.
Ölüm gerçektir. Belkide, hayattaki en büyük geçektir... Ama insan, onu bir türlü algılayamaz!

Fütuhat - ı Medeniyye

DELAUZE: - "Eğer siz, öteki' nin rüyasına girmişseniz, berbat haldesiniz..."
İlginç düşünürlerden Gilles Deleuze, “felsefenin bittiğini, felsefenin yerini sinemanın aldığını” söylemişti. Tedirgin edici, aynı zamanda kışkırtıcı bir tespit bu. Sinemanın, özelde felsefenin, genelde ise düşüncenin gördüğü işi görmeye başladığı anlamına geliyor Deleuze’ ün tespiti çünkü. Düşünceye gerek kalmamıştır artık. İnsan, ne düşünsün; neden düşünsün ki? Nasıl düş (hayal) görebilsin?...
Hayal göremeyen insan, düşünebilir mi?

YİTİRİLEN DÜŞ' ÜNCE…
Düşüncenin yitirilişini ilk haber veren düşünür aslında Deleuze değildir. Deleuze’ den önce, Nietzsche; düşüncenin yitirilişini, çeşitli açıdan dikkat çekmişti.

Nietzsche, "Tanrı’ nın öldü(rüldü)ğü” nden sözederken, Batı düşüncesinin 19. yüzyılın sonu itibariyle "cenazesinin kaldırılması gerektiği" çağrısını yapmıştı Deccal’ de.
Düş’ün, tek gereksinimi gönül...
Batı uygarlığı, insanlığın medeniyet birikimini elinde bulundurmasına rağmen, bu birikimi yeni ufuklara taşıyarak biriktirmek ve çoğaltmak yerine, kendi doğrularını dayatmasının nedeni, bu medeniyet birikimini anlayabilecek derinliğe, çapa ve ufka sahip olamamasındandır. Batı uygarlığı, insanı ve hayatı; sadece bu dünyaya, yani "yatay eksen" e (görünür’ e) hapsetmiş, dikey ekseni (manevi) yerle bir etmiştir.
(Bedava peynir, sadece fare kapanında olur)

İnsanın varoluş serüvenini "yer" ile sınırlamak, insanın Yaratıcı ile ilişkisini görmezden gelmesine çabalamak; insanı yere mahkum etmektir.

Felsefe bitmişse, düşünce de bitmiş demektir...
DELAUZE: "Ellerini cebine sok, görünmezsin..."
Batı uygarlığı, bütün insanlığın birikimi üzerine oturuyor. "Görünüşte" gerçek bu. Peki, gerçekte de var mı?
Batı uygarlığının hamurunu oluşturan kültür havzasını oluşturan, Avrupa tecrübesinin entelektüel birikimi, Amerika’ ya taşındığında tanınamayacak kadar başkalaşıyor, dönüşüyor.