İlginç düşünürlerden Gilles Deleuze, “felsefenin bittiğini, felsefenin yerini sinemanın aldığını” söylemişti. Tedirgin edici, aynı zamanda kışkırtıcı bir tespit bu. Sinemanın, özelde felsefenin, genelde ise düşüncenin gördüğü işi görmeye başladığı anlamına geliyor Deleuze’ ün tespiti çünkü. Düşünceye gerek kalmamıştır artık. İnsan, ne düşünsün; neden düşünsün ki? Nasıl düş (hayal) görebilsin?...
Hayal göremeyen insan, düşünebilir mi?YİTİRİLEN DÜŞ' ÜNCE…
Düşüncenin yitirilişini ilk haber veren düşünür aslında Deleuze değildir. Deleuze’ den önce, Nietzsche; düşüncenin yitirilişini, çeşitli açıdan dikkat çekmişti.Nietzsche, "Tanrı’ nın öldü(rüldü)ğü” nden sözederken, Batı düşüncesinin 19. yüzyılın sonu itibariyle "cenazesinin kaldırılması gerektiği" çağrısını yapmıştı Deccal’ de.
Düş’ün, tek gereksinimi gönül...
Batı uygarlığı, insanlığın medeniyet birikimini elinde bulundurmasına rağmen, bu birikimi yeni ufuklara taşıyarak biriktirmek ve çoğaltmak yerine, kendi doğrularını dayatmasının nedeni, bu medeniyet birikimini anlayabilecek derinliğe, çapa ve ufka sahip olamamasındandır. Batı uygarlığı, insanı ve hayatı; sadece bu dünyaya, yani "yatay eksen" e (görünür’ e) hapsetmiş, dikey ekseni (manevi) yerle bir etmiştir.
(Bedava peynir, sadece fare kapanında olur)
İnsanın varoluş serüvenini "yer" ile sınırlamak, insanın Yaratıcı ile ilişkisini görmezden gelmesine çabalamak; insanı yere mahkum etmektir.
Felsefe bitmişse, düşünce de bitmiş demektir...
DELAUZE: "Ellerini cebine sok, görünmezsin..."
Batı uygarlığı, bütün insanlığın birikimi üzerine oturuyor. "Görünüşte" gerçek bu. Peki, gerçekte de var mı?
Batı uygarlığının hamurunu oluşturan kültür havzasını oluşturan, Avrupa tecrübesinin entelektüel birikimi, Amerika’ ya taşındığında tanınamayacak kadar başkalaşıyor, dönüşüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder