Değişim, toplumların yapısına göre farklılık gösteren bir olgudur. Küreselleşme ve teknolojik gelişim sonrasında, farklı toplumların kaynaşması; toplumsal farklılıkların azalmasını da beraberinde getirmiştir.
Günümüzde vatandaşların kimlik oluşumu, "kazanımlar" sonucunda oluşmuştur. Bilgi güçtür (Francis Bacon) ...
Geçmişte bilgi, hem doğu’ da hem batı’ da "var olma" değeriydi. Yeni toplumsal yapı, coğrafi keşifleri, ardından ulaşım kolaylığı ile dünya' yı daha küçük bir yere dönüştürmüştür. Günümüzde, bilgisayar ve internet, dünyayı daha da küçültmüştür.
Silah, bilgi olduğuna göre; bilgi kimseye eşit, ya da tarafsız olarak sunulmaktadır. Tarihsel süreçte değerlendirildiğinde, tarım ve sanayi toplumunda olduğu gibi, bilginin "meta" haline gelmesi sorunu yaşanmaktadır.
Aşırı uçlar, bir düşünceyi veya hareketi reddetmektedir. İnsan profili: Kendisinden olmayanı reddetmeyi esas alan, reddetmeyi başaramadığı anda; onu kendine benzetme yolunu seçen yapıdadır. Bunun için; "sivil toplum", "bireycilik", "özgürlük" gibi kavramlarla süslü, bir "sistem vatandaşı" yaratı çabası kullanılır.
"Oy verme", "toplumsal olaylara verdiği reaksiyon", "günlük alışkanlıklar", "para harcama biçimi" gibi birçok konuda şekillendirilen insanlar, aslında; nitelikten çok, niceliği ön plana çıkartmaktadır. Köklü değişimler ve radikal mücadeleler yoktur artık... İdeolojilerden uzaklaşılan günümüzde, piyasa ekonomisi ön plana çıkmıştır. Bu dönemde, tüm dünya değişmiş ve kendine yeni “doğru” lar edinmiştir.
Düşünen insan, kazanan insandır. Eksik yanlarının sömürülmesine izin vermeyen; aksine, kapatmaya çabalayandır. Vatandaşlık kavramının, "şahsi kimlik" olarak oluşumu, uzun bir zaman dilimini kapsayan birikimlerin sonucudur.
Küreselleşme olgusundan bu yana, yaşadığımız dünyada oluşan; siyasal, ekonomik ve kültürel gelişmelerin ortaya çıkardığı en önemli değişim noktalarından biri de, "kültürel kimlik" temelli taleplerdir. Soğuk savaş sonrası "serbest pazar - birey” ilişkisi, farklılıkların tanınması mücadelesine neden olmuştur.
Bireylerin kültürel kimlikleri, devletlerin "temsil", "meşruiyet" ve "güvenlik" anlayışı çerçevesinde; "vatandaşlık" anlayışı olarak değerlendirilerek dönüştürülmüştür.
Bitirirken...
Toplumsal yapı ve bu yapıdan oluşan "vatandaşlık" ve "hak arama", kazanımdır ve günümüz gerçeğidir. Küreselleşme olgusu ile dönüştürülen "vatandaşlık" kavramı, "dönüşümün içinde, farklılıkların nasıl korunacağı?" sorusunu sormaktadır.
Hukuki olarak tanımlanan "vatandaşlık" kavramı; modern dünyanın değişim paradigmasında "liberal - demokrat" çerçeveye oturtulmaya çalışılmaktadır. "Ayrışma" ve "farklılaşma" kavramlarını desteklemeyen "realist devlet" anlayışının (Devlet politikası: Devlet, egemenlik paylaşmaz. Homojen toplum modelini savunur), toplumu bilgi ile dönüştürmeyi başarabilmesi zor gibi gözüküyor.
Fransa' nın toplumsal uyumda (dönüşümde) sorun yaşayan Çingene ve bazı göçmen grupları sınır dışı etmesi, mantıksal bir tutarlılık sergilememektedir. Sınır dışı edilen, aslında "vatandaş" denilen bireylerdir. Metalaştırılan "bilgi", uyum sorunu yarattığında; sorun yaşayanlar ötekileştirilmeli midir?
Anayasal hak olan "eşitlik", bu açıdan bakıldığında; sadece bir "bilgi" midir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder