Muhafazakarlık kavramı Fransız İhtilali ile ortaya çıkmış bir kavramdır. Alfred Wiggum: "Muhafazakarlık; hiçbir şeyin, ilk defa yapılmaması gerektiğine inanandır" dediği gibi, temelini materyalizmden alan dinamik değişime karşı kültürü ve gelenekleri "muhafaza" etme düşüncesidir.
Türkiye Cumhuriyeti' nin kurulmasıyla birlikte, kuru bir "Osmanlıcılık" dışında "eski düzen" e dönülmesini savuna, anlamlı bir eğilim olmamıştır. Geçmişin ihya edilemeyeceği görüldükten sonra, bugünü kurmaya meşgul oldu muhafazakar düşünce.
1980' lere kadar çeşitli oluşumlarda varlığını hissettirse de, özellikle Turgut Özal zamanında; Pazara dayalı Liberalizm, tüketiciye dayalı bir demokrasi kavramı ile yeni bir muhafazakarlık olgusu Türkiye gündemine yerleşti. Muhafazakar olarak bilinen Özal, Türkiye' de birçok ekonomik kırılmanın baş mimarı sayılmaktaydı. Ekonomik değişim, beraberinde kültürel değişimi de getirmişti. Muhafazakar düşünce, bu yeni ekonomik durum içinde yeni bir tartışma yaşıyordu:
"Kültürel Muhafazakarlık, seçkinler düzeyinde yürütülebilcek bir projedir."
Tarihi ortamlar içinde devam ediyor gibi gözüken kültür, eski yer ve anlamlarını; eski bütünlüklerinin kırıldığı için, yitirerek devam etmektedir.
İspanyol Fetihi öncesi Aztek ve İnka uygarlığındaki insanlar, fetih sonrası hayatta kaldıklarında; bugün Meksika ve Şili' deki insanlara kültürlerini taşıyıp yeniden üretmiştir. Atalarından birçok kültürel olguyu devralan insanlar; kültürel bütünlük kırıldığı için Aztek kültürünü - İnka kültürünü devam ettiremedi. Eskisine benzemeyen, yeni bir kültür oluştu. Eski Mısır kültürü de böyledir. Eski Mısır kültürünün bazı parçaları Hıristiyanlaşmıştır. Devam etmiş olan Eski Mısır kültürü değildir. İran Mazdayaşna uygarlığı da Arap istilasıyla kırılmıştır.
İmparatorluk Türkiye' sinden Cumhuriyet Türkiye' sine geçişte olan durum, Özal sonrası oluşan ekonomik değişim gibi bir kırılmaya neden olmuştur.
Hızlı değişen ekonomik yapı sonrası oluşan kültüre karşı iki tür tepki veriyordu muhafazakar düşünce:
1- Değişime ayak uyduran, gelen rüzgara karşı savunmasız bir şekilde, "rüzgarın götürdüğü yöne gidenler"
2- Hızlı değişime ayak uyduramayan, kendi geleneksel doğrularına dayanan, değişime direnenler.
Özal sonrası, Muhafazakar taban 2. kavramdaki gibi hareket etmesi beklenirken, bireyin özel alanını yok ettiği, ilerlemeci dünya görüşü olan akılcılığı seçmişti. Modern seküler hayat, dünyevileşmeyi gerektiriyordu... İktidar imkanlarını, konum güçlendirmek adına kullanılması muhafazakar tabanda ikiye ayrılmaya neden olmuştur.
Bir bölümü: Özal ile başlayan dönemde, yenileşmeyi bünyesinde barındıran muhafazakâr hareket; bireyin özgürlüğünü öne çıkaran liberal bir anlayışla yoluna devam etmiş. Diğer bölüm ise: Siyasal İslam anlayışına sahip çıkarak, “demokrasiyi araç gören” ve iktidarını korumaya çalışanlarla taban tabana zıtlaşarak kendisine siyasi bir zemin oluşturmuştur.
“Liberal İslam” - “Ilımlı İslam” zemininde yer alan muhafazakar düşünceye sahipler, demokrasiyi araç olarak gördükleri için, kendilerine büyük bir avantaj sağlayan sistemde; aynı tabana seslenen bu karşıt grupla ileride sorun yaşayacağı muhakkaktır.
Yeni Muhafazakarlık, eski geleneklerine karşı yeni bir duruma adapte olma konusunda, iktidarın avantajlı konumundan dolayı mutaassıp' tan daha esnek olsa bile, aynı siyasal zemin bu farklılaşmaya bakışı nasıl olacak merak konusudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder