O güne kadar bol miktarda şeker imal etmek için bir sistem yoktu. Şeker pancarından şeker yapmak daha bilinmiyordu. Şeker kamışı yetiştirip bunu çiğneyerek, çıkan sıvıyı bir şekilde şekere dönüştürmek biliniyordu...

İngiliz zenginleri, sıcak ve yağmurlu iklimlerde bol yetişen şeker kamışı için Karaip denizindeki Barbados Adası' nı seçtiler. Burası hem boş idi hem de iklimi bu mahsul için çok uygundu. Tek problem kamışın yetişmesinden, kesilmesine, fabrikaya götürülüp işlenmesine kadar hem sürat hem de çok adam icap ettiren bu iş için lazım gelen insanların orada olmaması idi.
Bunun da çaresi bulundu. Afrika' da asırlardan beri "insan" satılıyordu.


24 saat boyunca ayakları zincirli, devamlı insanlık dışı muameleye tabi olan bu zavallıların tek kurtuluşu ölüm idi. Zaten o yüzden, zencilerin cenaze törenleri çok neşeli oluyordu ve müzik çalınıyordu.

Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni olan üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. Ermeni olan aynı zamanda da papaz.
Sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. Etrafta su yok.
Bağların olgun zamanı.
"İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın" diye bir bağa giriyorlar.
Bağın sahibi ortalarda yok..
Yemeye başladıkları sırada bağın sahibi gelir...
Bakar, üç kişi üzümünü yiyor...
Fena bozulur ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünür.
Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli.
Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış.
Üçüncüsü de Türk.

Bu laf, Türk ile Kürt' ün hoşuna giter.
Bağcı, papazı bir güzel döver.
Kıpırdayacak hal bırakmayarak yere uzatır Ermeni' yi.
Bağ sahibi biraz sonra Kürt' e döner.
"Müslümansın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. Bu adam benim kanımdan, yediyse afiyet olsun, Çünkü o Türk' tür. Kardeşimdir" diyerek bir güzel onu da döver ve yere uzatır...

Biraz sonra Türk' e döner ve "Tamam anladık Türk' sün, aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?' diyerek Türk' e de vurmaya başlar...
Türk, yumruk darbeleriyle yere yuvarlanınca Kürt' e döner ve "Biz" der, "papazı dövdürmeyecektik!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder